Tüm insanlar bir küp şekerin hacmine sığabilir
Bunun nedeni, maddenin inanılmayacak derecede boş olması. Maddenin en temel yapı taşı olan atom, Güneş Sistemi’nin bir minyatürü gibidir. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, Güneş’in yörüngesinde hareket eden gezegenlere benzer. Merkezdeki çekirdek, elektronların yörüngelerine kıyasla çok ufaktır.
Eğer Güneş muzdan yapılmış olsaydı, aynı sıcaklığı verirdi
Güneş’in ısısı yapısındaki birçok maddeden kaynaklanmaktadır. Güneş, merkezine çektiği maddeleri burada ezerek yaklaşık 15 milyon derecede ısıtır. Bu noktada önemli olan şey, ne tür bir bileşime sahip olursa olsun, tüm maddelerin çözülerek “plazma” adı verilen bir hale gelmesidir.
Kısaca, Güneş’in tam olarak neden oluştuğu çok önemli değil. Gerçekte, Güneş çoğunluğu hidrojen olan katrilyonlarca ton gazdan ibarettir. Diğer yandan, eğer katrilyonlarca ton muzu bir araya getirebilseydiniz, Güneş’le aynı sıcaklıkta bir yoğunluk elde edecektiniz. Ancak muzlar Güneş gibi sürekli sıcaklığını koruyamayacaktı.
Evrenin yüzde 98’i görünmezdir Evrenin yüzde 73’ü ise karanlık enerjiden oluşuyor. Henüz 1998’de keşfedilen bu enerji, tüm uzayı dolduruyor ve itici çekim kuvvetine sahip. Eğer geride kalan yüzde 98’lik bilinmeyen alanın ne olduğunu keşfedebilirseniz, büyük olasılıkla Nobel Ödülü’nün sahibi olacaksınız. Dünya’ya bugün düşen gün ışıkları 30 bin yaşında Gün ışığı Güneş’in merkezinde meydana gelen nükleer reaksiyonlarla oluşuyor. Ancak Güneş o kadar yüksek bir yoğunluğa sahip ki, oluşan gün ışığının Güneş’in merkezinden çıkarak uzay boşluğuna erişmesi için kendine yol açması gerekiyor. Eğer güneş ışınları önüne hiçbir engel çıkmadan düz bir çizgide ilerleyebilseydi, Dünya’ya ulaşması sadece 2 saniye sürerdi. Ancak gün ışığı o kadar külfetli ve zikzaklı bir yol izlemek zorunda kalıyor ki, Dünya’ya ulaşması yaklaşık 30 bin yıl alıyor. Yani, bugün tepenize düşen gün ışıkları aslında Buz Çağı’ndan kalma. Zemin katta oturanlar en üst katta oturanlara kıyasla daha geç yaşlanıyor Bu Einstein’ın yerçekimi teorisi ile bağlantılı bir konu. Einstein’ın teorisine göre, zaman güçlü yerçekimi alanında daha yavaş ilerliyor. Bir binanın zemin katındayken, doğal olarak en üst katta bulunan bir insana göre Dünya’nın merkezine daha yakın olursunuz. Bu da daha fazla yerçekime maruz kalmanız anlamına gelmektedir. Sonuç olarak daha yavaş yaşlanırsınız. Tabi ki bu çok ama çok küçük bir etkidir. Yani genç kalmak için üst katlarda bir ev aramak zorunda değilsiniz! |